Allahın kimseyi "imtihana tuttuğu", "acıyla sınadığı" falan yok.
Bu haber "dini kötüye kullanma" örneği değil, bilakis din zaten bu.
Organize dinler, her zaman iktidar propagandası olmuş, güçlünün sorumluluktan kaçmasını sağlamışlar...
İncil'deki en güzel yazılmış kısımlardan biri Job'un hikayesidir;
Tanrı Şeytanla iddiaya tutuşur ve bu günahsız adamın sadakatini test etmek için onun her şeyinin yok edilmesine, çoluğunun çocuğunun ölmesine izin verir.... Bu felaketlerin hepsini aynı anda öğrenen Job ne yapar?
Biraz kafası karıştıktan sonra imana gelir tabi ki... "Doğduğumuzda bir şeyimiz yoktu, ölürken de beraberimizde bir şey götüremeyeceğiz, bize her şeyi Tanrı verir ve Tanrı alır... O'na şükürler olsun...." Bunun temelinde "ben aciz biriyim, O'nun bilgeliğine aklım ermez..." düşüncesi var.
Job, gerçeklerle baş edemeyince kendine yalanlardan oluşan liyakat inşa edip böyle güzel survive yapmayı nereden öğrendi?
Kısacası Job bir köledir.... Her despotun, her firavunun isteyeceği örnek vatandaştır.... Büyük ihtimalle de ruh hastasıdır. Ve organize dinler bunu "İYİ AHLAK" olarak öğretirler. Bu yoruma açık bir detay konu değil, temel mesajlardan biri...
"Din" dışındaki her alanda, acıyla sınamanın yanlış olduğu, herkes için bariz;
Bir baba çocuğunu dövse, kedisini köpeğini öldürse, "sadece beni hala sevip sevmediğini sınıyordum, zaten sonra hediye alacaktım... ehe ehe ehe" diyebilir mi? Adamı ya hapse ya akıl hastanesine tıkarlar.
Ama Tanrı bunu diyor ve üstüne utanmadan bir de övgü bekliyor.... Köleler de "praise the Lord" diye, "buna da şükür" diye o övgüyü veriyorlar....
Resmen Stokholm Sendromu'ndan din yapmışlar...
Batı artık bu saçmalığı toplumsal düzeyde yaşamıyor... İncil hikayeleri, iktidar-halk ilişkilerini belirlemiyor.
Çöken bina için "Allah'ın takdiri" demiyorlar, çünkü zaten bir olayın SEBEP-SONUÇ ilişkilerini analiz edebildikleri için daha seyrek çöken binalarda oturuyorlar...
Hahahahah!
Yani siyasetin ötesinde, bir DÜNYA GÖRÜŞÜ farkı var.... Tanrı müdahale etmiyor, kaderimiz bizim elimizde ve dünyayı akıl ile anlayabiliriz. Bu da, Liberalizm ile, endüstriyelleşme ile paralel... Zira İncil değişmedi, insan değişti, çünkü çevresel şartlar değişti...
Job'un hikayesini bir ders olarak anlatmak yerine, çaresiz durumlar için kullanılan psikolojik savunma mekanizmalarından biri olarak görmek lazım... Çünkü bazen sorumlulardan hesap soracak gücün yoktur, acın büyüktür, "Tanrının bir planı var" diye kendini avutman gerekir.
Evrim bizi "hayatta kal" komutuna hizmet ettirmek ve gerekiyorsa sırf acıdan kaçmak için kendimizi bile kandırabilecek, kendi aklımızı algımızı gerçeklerden bağımsız telkinleyecek şekilde terbiye etti...
İnsan, rasyonelliği zayıf bir türün numunesi.
Elbette bu, ahlaksız bir Tanrı inancının ötesinde, epey benmerkezci bir bakışı da ele veriyor; Sen koca evreni yaratan şey tarafından sınanacak kadar önemli bir şey misin? Kaldı ki olay "sana olmadı", ölen başkası... Yani sırf seni test etmek, başkasının hayatına değer mi?
Ama bu acıları yaşamadan, sıra bize geldiğinde ne yapacağımızı bilemeyiz... O yüzden bu insanları yargılamamak lazım, bunlar doğal tepkiler. Atış ne zaman serbest olmalı? Bu bireysel ölçeğin dışına taşıp, hastalıklı köle felsefelerini yayan kurumlar için serbest olmalı.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder