DEONTOLOJİ NEDİR?
Deontoloji, akademik ya da gündelik süreçte mutlaka uyulması gereken ahlaki değer ve etik kuralları inceleyen bir alandır. Bu alan, insanın belirli ödevleri olduğunu varsayan ahlak öğretilerini temel alır ve bu öğretilerden kaynaklanan görev ve kuralların çeşitli mesleklerdeki ya da günlük yaşantı içerisindeki somut izdüşümlerini inceler.
Deontolojiye göre ne olursa olsun, mevcut durum ne getirirse getirsin, hiç bir şeye ve hiç kimseye asla yanlış bir şey yapmamalıyız. Eğer bir kişiyi feda ederek bir grup kişilere “Doğru insanı” feda ettiğinizi söylüyor ve inandırmaya çalışıyorsanız ya da aslında sadece cebinde bir lirası olan birinden iki lira çalmaya çalışıyorsanız, mevcut durumunuz ne olursa olsun, maddenin ne kadar büyük veya küçük olduğu önemsiz bir biçimde, siz “etiksiz” bir insansınız demektir. Çünkü, bir deontolog perspektifinde; kimseye zarar vermemek, hiç bir koşulu riske atmamak gerekir. Deontolojide, yanlış olan ne olursa olsun ve ne yaparsan yap, başkalarına veya bir olguya zarar verirse, ahlaksız bir davranıştır ve bu durumda kendini mahcup hissetmelisindir. Bu etik ve ahlak teorisine inanan ve savunan insanlar, ahlakın bir görev meselesi olduğunu düşünür. Bir nevi ahlaksal sorumluluktur onlar için.
İnsanların etik ve ahlaki olmayan şeyleri yapmamaları gerekir. Doğru ve ahlaki görevleri yerine getirmek için etik sorumlulukları vardır çünkü. Yani, bir şeyin doğru ya da yanlış olup olmadığı, cezalarına ya da büyüklüğüne bağlı değildir. Zaten Deontoloji de bununla ilgilenmez. İlgilendiği kısım aslında tam olarak şudur; “İnsanları tahrik etmesi gereken tek şey “Doğru” ve “Ahlaksal” olan şeyi yapma arzusu olmalıdır. Amaç; Para, güç, maddi şeyler, hatta bir tür sonsuzluğu başarmak için bir şeyler yapmak değildir. Onlar sadece araçtır. Amaç; İçsel motivasyonla, doğru olanı tercih ediyor olmak, doğru olanın bu olması ya da yapabilecek tek yolun bu olmasının yanı sıra, başka hiçbir sebepten ötürü olmadan, zaten doğru olanı yapma bilinciyle hareket edildiği için olmalıdır. Ancak bu şekilde kişiler kendi gerçekliğini yaratabilir. “Deontoloji” için “gerçekçi değil” gibi yorumların yapılmasının en büyük sebebi, çok fazla değişkenin ve kişilerin aynı anda deontolog bakış açısıyla doğruları seçebilmesi ve doğruya eğilim gösterebilmesi durumunda ancak deontolojinin vaat ettiği “ toplam fayda maksimizesine sahip etik toplum ve durum” gerçekleşebilir. Aksi halde, kötü olaylar zincirleme gelişecektir. Çünkü, siz doğruyu bulamazsanız, doğru gelip sizi bulur.
Duyarlı insanların, deontologların, toplum içerisinde yüzdelik olarak sayıları az , duygusal insanların sayısı daha fazla (coğrafya farklılıkları + ideal eğitim değişkenliği) olduğu için, Deontoloji, toplumda yerleşik halini alamaz ve dolayısıyla “gerçekçilik dışı” olarak değerlendirilir.
Keza, duyarlı insanlar da bir makine olmadıkları için, zaman zaman onlar da dürtüsel ya da duygusal davranabilecek ve kendi handikaplarının içerisine düşüp, belki de bir daha asla çıkamayacakları için, savundukları deontolojik dinamiklerin tam aksine, ironik olarak, hayatı kontrol edemeyeceğimiz gerçeğiyle yüzleşeceklerdir.
KANT’IN İDDİASI
Kant’ın iddiasına göre de; davranışlarımızın ahlaki duruşunun, yalnızca eylemin kendisinin doğruluğu temelinde belirlenebildiği iddiasıdır. Bu, mevcut şartlardan bağımsız olarak, her koşulda, kendini savunma ihtiyacı eğer, her hangi bir nedensizlik içerisinde ise, yanlış olduğu anlamına geliyordur. Örneğin, bulunduğunuz çevrede bir grup saldırgan suçlu tarafından silahlı soygun olduğu söyleniyor ve aynı zamanda bu grubunun şehirden şehre sıçradığını ve hatta bazı şehirlerde iş sahibi olabileceklerine, mekan ya da dükkan sahibi bile olabileceklerine inanılıyor diyelim. Lakin, eğer sizi soymak için içeri girmelerine izin verirseniz ve istediklerini alıp çıkabilirlerse de herkese zarar vermediklerini biliyor olalım.
Sonra bir gün, ailenizdeki herkes uyurken bir grup insan gece geç saatlerde evinize gelir. Bilirsiniz, hırsızlar gecenin geç saatlerinde evde kimsenin uyanık kalmamasını özellikle beklerler. Bu adamlar, ailenizin güvende kalmasını ve başka bir ailenin zarara maruz kalmamasını istediğinizi bildikleri için, bir ya da iki mermiyle yeterince hasar verebilecek bir 12 kalibreli av tüfeği ya da silah ile birlikte evinizde o kadar kontrollü yakalanamayacağınızı elbette biliyorlar. İşte bu durumda bir Deontoloğun aklında kalan tek soru ailenizi ve kendinizi kurtaracak veya başkalarına zarar verecek misiniz? Eğer onların gelip istediklerini almasına izin verirseniz, ailenizin hayatını kurtarmak için aksiyon dolu bir zaman aralığında hayatta kalmak zorunda olacaksınızdır. Bu, Deontolojinin birçok insanı ondan uzaklaştıran ciddi bir itirazıdır, çünkü çoğu insan, doğru şeyi yapmak için her zaman doğru zamanda doğru yapılması gerektiğini kabul eder fakat Deontolojiyi takdir etmezler. Şartlar ne olursa olsun her zaman gerekli olan doğru şeyin yapılmasını gerektirmez. Çünkü çoğu insan bu senaryoda mümkün olan en iyi biçimde ailelerini kurtarmak isteyecektir, o mevcut durumun gerçekliği o olacaktır.
Birçok büyük tartışmada, daha önce ifade edilenler gibi en ağır örneklerde bile geçerli olan, tipik itirazlar ile karşı çıkılabilir bu duruma. Eğer, bu suçlulardan daha önce haberiniz varsa ve bu kişilerle ilgili bir çok söylentiyi dinlemeye vaktiniz varsa, onlar sizin evinize gelip zarar vermeden önce bu duruma tepki vermek için zamanınız ve fırsatınız olduğunu söyleyebiliriz. Aileniz ve siz bu kişiler sizin evinize girmeden önce evden ayrılabilirdiniz ya da haberler bu silahlı grubun şu anda sizin bölgenizde olduğu şeklinde yayılmaya başladığında evdeki herkesin bu grubun orada olduğunu bilmesi ve tahliye edilmesi ya da bir yerde buluşulması için bir plan ortaya koymaya yönelik bir acil durum planı oluşturabilirdiniz. Siz ya da uygun yetkililer tarafından bu gereklilik sağlanmalıydı.
Madalyonun diğer yüzü var; Bu silahlı soygun yapan adamların, sizi baştan çıkarmaya yönelik sunacakları manipülatif koşulları asla bilemezsiniz de. Size, bu grubu oluşturan kişilerin, sağlık sigortalarının olmadığını ve annelerinin kansere yakalandığını ve bu soygun eylemlerini gerçekleştirmeden, Annelerinin kanser tedavileri için büyük ölçüde ihtiyaç duydukları ilaçları almaya güçlerinin yetmeyeceğini söylediklerini düşünelim. Bu senaryoda, onları, istediklerini vermek yerine öldürürseniz, belki sizi öldürme niyetinde olmayan insanları öldürmekle kalmış olmayacaksınız sadece, aynı zamanda suça hiç bulaşmamış ve suç ile ilgisi olmayan bir kişiyi öldürmüş olursunuz. Belki, annelerinin kanser tedavilerini karşılamak için ne yaptıklarından tamamen habersiz bir şekilde çok çaresiz ve büyük bir şok ile hareket ediyor da olabilirlerdi bu adamlar? Evet, Deontoloji bir çok kişi için mükemmel olmasa da, eylemleri en iyi şekilde açıkladığını düşünüyorum. Her durumda gerçekçi olmasa da, eğer topluma bir Deontolog bakış açısından bakabilseydik, dünya biraz daha iyi bir yer olabilirdi.
Şaka şaka, Tabi ki olmazdı. Mutlaka canı yaramazlık yapmak isteyen fazla zeki bir değişken alt üst ederdi sistemimizi... Ne de olsa, ne dünya bir makine, ne de insanlar. Fonksiyonel kapasite değil önemli olan, algı. Hep mantıklı fikirler öne sürüldüğü için bu durumdayız. “MANTIKLI” yani, şu çarpık düzene uydurulan ve bu çarpıklığı destekleyen basit beyinlerin kavrayabileceği, basit fikirler. Mantıklı olmak bir başarı değildir. Hayatınızın her anında mantıkla hareket etseniz bile kontrolün, sizin elinizde olmadığı gerçeğini kabul etmelisiniz. Gerçekten kaliteli düşünmek istiyorsanız, çarpık toplumun mantığından kurtulmalısınız.
Mantıksız olun. Çünkü; Potansiyel olarak bakarsak, yapabileceğiniz en mantıklı şey bu olsa gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder